26 Ocak 2010 Salı
24 Ocak 2010 Pazar
23 Ocak 2010 Cumartesi
Sezon İçin Yeni Kovanların Yapımı Devam Ediyor
Sezon için yeni yaptırdığım kovanların işi bitmek üzere. Bittikten sonra; geriye boya işi kalıyor.Boya işi kendimize ait; çelik macunu çekildikten sonra astar boyasını atacağız.Daha sonra normal boyasını da yaptıkmı, kovanlar kullanıma hazır hale gelecek.
20 Ocak 2010 Çarşamba
Gezginci Arıcının Evi / Baraka
Gezginci arıcılıkta vazgeçilmez unsurlardan biridir baraka.Kışın yağmurdan soğuktan,yazın sıcaktan güneşten korur insanı.Arazi şartlarının vazgeçilmez portatif evide diyebiliriz.Arı evide denebilir veya çeşitli isimler konulabilir.Ama önemli olan işlevidir.Oda sizin evinizdir yemek yer, oturur, yatarsınız içinde.
Arazide normal bir ev konforu sunmasada insana, o şartlarda büyük bir rahatlıktır arıcı için.
Resimdeki baraka kendi barakamdır.Normal ölçüleri 2,5m-3m dir.10 parçadan oluşmaktadır, tabanında taban tahtası vardır, içine böcek haşerat giremez.Barakam yalıtımlıdır.En dışında saç, onun içinde kontraplak, onun içinde strafor, onun içinde tekrar kontraplak vardır.Böylece bir izalasyon sağlanmış olup sıcağa, soğuga karşı korur.Yalıtım çok iyi bir şey olmakla birlikte, kötü olan yanı ise; parçaların ağırlığını biraz artırıyor olmasıdır.Ağır oluncada kamyona yüklerken ve indirirken zorluk çekilmektedir.Bunlar ilk başlarda çok önemli gibi gözükmese de, sonradan inidirip bindirme zulüm gibi gelir insana.
Bu içinden bir görünümdür.Görüldüğü gibi oldukça ev havası vardır.Ayrıca 1m-1m; arkasında ilave olarak banyosu vardır.Banyoda gerekli olan teferruatlardan biridir.
Barakaların standardında önünde gölgelik yoktur.Ama olması şarttır bence.Özellikle yaz günleri barakanın içi insanı bunaltır. İçinde oturmak istemezsiniz, böyle oluncada gölgelik şart olur.Önünde oturur dinlenir, yemeğinizi yer, çayınızı içersiniz.Tabiki ağaçlık olan yerlerde lüzumu yoktur.
Kışın ve ilk baharda baraka için sobada gerekli olabilir. O yüzden baca deliği ve küçük bir odun sobasının bulunmasında büyük fayda vardır.Straforlu barakanın içinde iki parça odun yakarsanız hemen ısınmaktadır.
Baraka yaptırırken ölçülerini dikkat edilmelidir. Ve parçaların büyüklüğü iyi ayarlanmalıdır.Parçalar çok büyük, kaldırıp indirmesi zor ve ağır olmamalıdır.Bunlar ilk hevesken göze görülmesede, sonradan her yeni arı göçü sırasında zorlukla karşılandığı zaman kafaya dank eder.
Kendim bu yüzden barakamın ölçülerini ufaltmak zorunda kaldım.Bazı şeyle tecrübe ile sabittir.
Son olarak gezginci arıcının olmazsa olmazlarındandır baraka.
19 Ocak 2010 Salı
Kelebek Petek
Çıtanın içine yapılacak kalıplarla; değişik görünümde ballar yaptırabilirsiniz.Böylece gözünüzede hitap etmiş olur.
16 Ocak 2010 Cumartesi
Arı Sütü (Royal Jelly)
ARI SÜTÜ
(Royal Jelly)
Arı sütü (Kral jölesi), 6 -15 günlük genç işçi arıların yavru gıda bezleri tarafından salgılanan, genç larva dönemindeki yavruların ve ana arının beslenmesinde kullanılan özel bir gıda maddesidir.
Arı sütünün oluşması için, genç işçi arıların bol miktarda nektar ve polen ile beslenmesi gerekmektedir. Besinlerin sindirim sisteminde hazmedilmesinden sonra, salgı bezlerine kan yoluyla gerekli vitaminler, mineral maddeler taşınır ve süt sentezi başlar. Salgı bezlerinde üretilen süt, ağız boşluğuna sıvı halde akıtılır, petek gözlerine konulduktan bir süre sonra koyulaşarak krem rengini alır. Özel bir aroma ya sahip olan arı sütü; koyu kıvamda, beyaz renkte, keskin kokulu, yakıcı tat da ve asit karakterde bir maddedir. Kimyasal içeriği aşağıdaki tablolarda belirtilmiştir. Arı sütünün kimyasal yapısı, iklime, ekolojik koşullara, mevsimlere, arı kovanın güçlü olma durumuna göre değişiklik gösterir.
Arı sütü
vitaminler bakımından da zengin bir yapıya sahiptir. Bir gram arı sütünde
bulunan vitamin miktarları, aşağıda tabloda belirtilmiştir.
Arı sütünde bulunan vitaminler
Arı sütü, A ve E vitaminlerini, hormonları ve zindelik veren bazı mineral maddeleri de içerir. Yapılan araştırmalarda, arı sütünde ayrıca, yağ asitlerinden 10–hidroksi-2 dekenoik asit olarak tanımlanan ve birçok bakteri ve mantara karşı antibiyotik etkisi saptanan bir madde bulunduğu belirlenmiştir. Bu madde sayesinde arı sütünün koruyucu özellikte taşıdığı anlaşılmıştır. Bu bileşik, arı sütünün kalite ve kontrolünde belirleyici faktör olarak önem taşımaktadır.
Koloni bireylerine gelişmesi sırasında verilen besin içerikleri, aşağıdaki tablodadır. Ana arını besin içeriği, işçi ve erkek arılardan belirgin şekilde farklıdır. Arı sütü ile beslenme süresi ve miktarı, morfolojik ve fonksiyon bakımından birbirinden farklı olan işçi ve ana arının gelişmesine neden olmakta; ayrıca, ana arının üstün fonksiyonlarının devamını sağlamaktadır.
Arıların besin sıvılarının koloni fertlerine ve yaşlarına göre bileşimleri
Arı sütünü elde edebilmek için suni olarak, ana arı yüzükleri hazırlanır ve bunlara, 1 -1,5 günlük larvalar nakledilir. Bu larvaları beslemek için, işçi arılar, arı sütü salgılarlar. Larvaların arı sütünü tüketmelerine imkan verilmeden, 24 -36 saat sonra, kovanlar açılarak çerçeveler alınır ve yüksüklerin içindeki larvalar, özel iğnelerle çıkarılıp gözlerdeki arı sütü toplanır. Arı sütü üretiminde suni gözlere aşılanacak larvalar, aşağıdaki resimdeki gibi olmalıdır. Büyük işletmelerde, arı sütünün gözlerden kaşıkla toplanması ekonomik olmadığı için. Özel vakum pompaları kullanılır.
Doğal bir ana gözünden veya suni bir gözden, bir günde yaklaşık 100 -150 mg arı sütü elde etmek mümkündür. Arı sütü hasadında, zamanlama çok önemlidir; çünkü, larvalar arı sütünü çok hızlı bir şekilde tüketir. İleri yaştaki larvalardan arta kalan sütlerin miktarı, çok az olduğu gibi, kalitesi de istenilen düzeyde değildir.
Etkisi ve kullanım alanı
Avrupa ve Amerika’da, son 30 yıldan beri arı sütü, içerdiği hayati maddeler nedeniyle, insan ömrünü uzatan, sağlıklı ve dinç kalınmasını sağlayan özel bir gıda olarak kabul edilmiştir. 1960’lı yılların ortalarında arı sütü, tedavi edici ve kuvvet verici özelliğinden dolayı, Fransa ve İngiltere’de diyetlerde ve kozmetik sektöründe geniş kullanım alanı bulmuştur. Araştırmalar, arı aşağıda belirtilen durumlarda, belirli doz ve aralıklarla kullanılabileceğini göstermiştir.
- Dokulara
fazla oksijen girmesinin sağlanmasında,
- Metabolizmanın
düzene sokulmasında,
- Bedeni ve
zihin yorgunluğuna karşı direncin artırılmasında,
- Sedatif
özelliği nedeniyle sinirlerin sakinleştirilmesinde,
- Uyarı
özelliğinden dolayı vücuda canlılık ve zindelik kazandırılmasında,
- Hücre
onarıcı ve yapıcı özelliyle cilt bozuklarında,
- Erken
yaşlanmaya ve yıpranmaya mani olmada,
- Soğuğa
karşı direncin artırılmasında,
- Kan
dolaşımın hızlandırılmasında,
- Kandaki kolesterol
ve total lipit seviyelerinin düşürülmesinde,
- İnsülin
benzeri peptitleri içermesi nedeniyle, hipoglisemim ( kan şekerini düşürücü)
etki sağlamasında,
- Kalbin
myocardium tabakasının kuvvetlendirilmesinde,
- Yüksek ve
alçak tansiyonların ayarlanmasında,
- Karaciğer
fonksiyonlarının düzeltilmesinde,
- Zayıflığı
önlemede,
- Kansızlığın
giderilmesinde,
- Bakteriyel
ve viral hastalıklara karşı bağışıklık etki sağlanmasında,
- Kan
kanserinde(anti tümör özellik taşıdığı için),
- Gastrit ve
mide ülserinde oluşan yaraların tedavisinde,
- Sindirim
sistemi bozuklarında,
- Çoçukların
iştahlarının açılmasında,
- Çocukların
diş ve kemiklerinin gelişmesinde,
- Çocukların
dimağ ve zekaların gelişmesinde,
- Çocuk
astımının tedavisinde,
- Sporcuların
enerji ihtiyaçlarının karşılanmasında,
- Kadınların
menopoz dönemindeki asabi hallerinin giderilmesinde,
- Yaşlı
erkeklerde prostat vakalarının tedavisinde,
- Cinsi
kuvvetin artırılmasında, iktidarsızlığın önlenmesinde,
- Kısırlık
tedavisinde, sperm aktivitesin artırılmasında, doğal besin olarak
kullanılabilir.
- Dokulara
fazla oksijen girmesinin sağlanmasında,
Birçok ülkede gıda maddesi olarak tüketilen arı sütü, saf halde taze olarak, balla çeşitli oranlarda karıştırılarak, liyofilize edildikten (suyu alındıktan) sonra kapsül, draje ve benzeri şekillere getirilerek kullanılır.
Arı sütü, koyu renkli cam kaplarda, +4 ‘C sıcaklıkta buzdolabında muhafaza edilir; ayrıca, arı sütü kapları, soğuk depolardan çıkarılıp taşınacağı zaman da, özel buzluk içinde nakledilir. Dayanaklılığı artırabilmek için, granüle olmuş balla karıştırılır.
(Bal Arısı Zararlıları ve Hastalıkları Teşhis ve Tedavi Yöntemleri Kitabından Aktarılmıştır.)
Bal Arılarında Petek Örme
Petek Örme
Mum
salgılama faaliyetleri sırasında kovan içi sıcaklığının, 33’C civarında olması
gerekir. Genç işçi arılar, mum salgılayabilmek için bolca bal yerler. Yapılan
araştırmalar, 1kg mum üretmek için yenmesi gereken bal miktarının, 5 -25kg
arasında değiştiğini göstermiştir. Sağlıklı kolonilerde, çok az miktarda çok az
bal tüketilirken, zayıf kolonilerde daha fazla bal harcanır. Mum salgılayacak
işçi arılar, karınlarını balla doyururlar, 24 saat içinde bunu sindiririler ve
daha sonra mum salgılamaya başlarlar. Petek örecek arılar, özel bir konum
olarak, bacaklarından birbirlerine asılı olarak beklerler, bu sırada, balmumu
karın segmentleri arasında mum pulcukları halinde katılaşır. Mum pulcukları,
petek tabanlarının ve gözlerin yan kenarlarının yapımına uygun boyuttadır.
Petek örme işine, arıların asılı bulunduğu çerçevede, üst kısımdan başlanır;
her başlangıç noktasında, bir grup arı çalışır. Peteklerin yapımı, dairesel
olarak gerçekleştirildiği için, asılı noktadan aşağıya veya çevreye doğru
genişler.
Petek
yapımı sırasında bir grup arı, mum pulcuklarını salgılarken bir diğer grup
arıda bu pulcukları alarak petekleri örerler. Petek gözlerinin sağlamlığını
temin etmek için, petek gözün taban orta noktası, diğer taraftaki gözün köşe
noktasına denk gelecek şekilde düzenlenir.
Genel
olarak ilkbahar ve sonbaharda, işçi arıların geliştiği petek gözleri; oğul
mevsiminde ise erkek arı gözleri yapılır. Kolonide petek yapımı, yavru
sayısındaki ihtiyaca göre düzenlenir.
İşçi
arılar, petekler arası mesafenin ayarlanmasında, bal, polen ve yavru gözlerinin
yerleştirilmesinde son derece titiz davranırlar. Yavrulu bir çerçevenin arka ve
üst bölümünde, bal stokları ve polen depoları yer alır. Polen stoklarından
sonra, yumurtalı ve açık yavru gözlerinin bulunduğu kısım gelir. Orta bölümde
ise, kapalı yavru gözerli bulunur. Bal stoklar, güvenlik için mümkün olduğunca,
uçuş deliğinden uzağa depolanır. Ana arı gözleri, çerçevenin alt kısmında yer
alır.
Çerçeveler
arasında bulunan aralıklar, ballı ve yavrulu kısımda farklılık gösterir. Bal
dolu sırlı petekler arası mesafe, 4- 6mm kadardır; bu aralıktan bir işçi arı,
tek yönde geçiş yapabilir. Yavrulu bölümlerde ise iki petek arasındaki uzaklık,
iki arının sırt sırta rahatlıkla çalışabileceği 8- 10mm kadardır. Kovanlar
açılıp koloni kontrolü yapıldıktan sonra, çerçeve dizilişinin ve yavru
tertibinin düzenine uygun şekilde yerleştirilmesi şarttır; aksi takdirde,
petekler arası mesafe ve besin stoklarının konumu değiştiği için koloni düzeni
bozulur.
(Bal Arısı Zararlıları ve Hastalıkları Teşhis ve Tedavi Yöntemleri Kitabından Aktarılmıştır.)
14 Ocak 2010 Perşembe
Alo Bal Bilgi Hattı Hizmete Girdi;
Alo Bal Bilgi Hattı hizmete girdi |
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sezen, yıllardır, kendilerine 'Sahte bal nasıl ayırt edilir? Gerçek bal kristalize olur mu?' şeklinde sorular geldiğini belirterek, kurdukları hat ile tüketiciye bal hakkında bilinmesi gereken önemli detayları aktardıklarını söyledi. ZAMAN
13 Ocak 2010 Çarşamba
12 Ocak 2010 Salı
11 Ocak 2010 Pazartesi
Yavru Arı hastalıkları ; TORBA ÇÜRÜKLÜĞÜ
TORBA ÇÜRÜKLÜĞÜ (Tulumsu Yavru Çürüklüğü)
(Sacbrood)
Etmeni ;
Türkiye’de torba hastalığı,Torba çürüklüğü, dünyada sacbrood hastalığı olarak bilinen bu yavru hastalığı, elektron mikroskopla görülebilen ve filtre edilebilen bir virüs tarafından meydana getirilmektedir. Bu virüsün böceklerde viral bir hastalık yaptığına ait ilk rapor, 1917 yılında White tarfından yayınlanmıştır.
Dünyadaki yayılışı;
Hastalık ilk defa 1913 yılında Amerika ve Kanada da görülmüş, 1917 yılında ise Avustralya ve Danimarka da bulunmuştur. Halen Avrupa, Asya, Güney Afrika ve Brezilya’da yaygındır.
Ülkemizde tulumsu yavru çürüklüğü’nün görüldüğüne ait herhangi bir rapor veya laboratuar teşhisi bulunmamaktadır. Ancak, komşularımızdan Yunanistan, İran, Ermenistan ve Gürcistan’ın bu hastalıkla bulaşık olması, dış karantina konusunda dikkatli olmamızı gerekli kılmaktadır.
Hastalığın bulaşma şekli;
Hasta larvaları temizlerken, torba içindeki sıvıyı yiyen genç işçi arılar virüsü bünyelerine alırlar. Virüs, genç işçi arıların gıda bezlerinde (hipofaringel bezler) hızla çoğalır. Larvalar bu virüsü, işçi arıların yavru gıda bezlerinden gelen bulaşık salgılarla vücutlarına alırlar. Hastalığın kuluçka dönemi 6-7 gün kadardır. Hasta larvalar, yavru gözleri sırlandıktan kısa bir süre sonra, pupa haline geçmeden ölürler. Petek gözleri açılıp incelendiği zaman, larvanın baş kısmının yukarı-yana doğru kıvrılmış durumda olduğu görülür. Virüs, hasta larvanın deri değiştirme düzenini bozduğu için, eski deri baş kısmından kopup ayrılmaz ve iki deri arasında bir miktar sıvı birikir. Bunu sonucunda, baş bölgesi şişkin hale gelerek kıvrılır, vücut adeta tuluma benzer bir görünüm kazanır.
Hastalığın yayılmasında, kovanı şaşıran erkek arıların rolü büyüktür. Bulaşmalar, daha çok yavru döneminde yani mevsim başında görülür ve nektar zamanı kaybolur. Larvalar öldükten sonra kuruyarak pulcuklar haline dönüşür. Larva bu duruma geldikten sonra virüs, hastalık yapma aktivitesini kaybeder. Temizlikçi arılar, ölü larvaların kalıntılarını kolayca temizler.
Hastalık, arıcının hiçbir yardımı olmadan yaz aylarında tamamen ortadan kalkabilir. Bulaşık kolonilerde, kışın yavru bulunmadığı dönemlerde bile virüs, çoğalmasına devam edebilir.
Virüsü taşıyan ergin arılarda herhangi bir hastalık izine rastlanmaz; ancak, hasta koloniler zayıflar ve bal verimi azalır.
Hastalığın belirtileri;
- Hasta larvalar, pupa dönemine geçmeden ölür.
- Ölü larvalar açık gözlerde az, sırlanmış gözlerde daha çoktur.
- Ölü larva petek gözünden kolayca çıkabilir.
- Larva gömleği ile vücut arası, berrak yeşilsi bir sıvı ile doludur.
- Larvanın rengi başlangıçta beyazdır. Hastalık ilerledikçe saman sarısı ve griye dönüşür. Ölü larvanın rengi gri-siyahtır. Daha sonra vücut kurur ve L harfi şeklinde gözün içinde sertleşir.
Hastalıktan korunma;
Hastalıktan korunmada ve tedavide kesin sonuç veren bir yöntem veya etkili bir kimyasal madde henüz bulunamamıştır; fakat, bazen bulaşık kolonilerdeki ana arının değiştirilmesi yöntemi, iyi sonuçlar verebilmektedir.
Ek olarak; rutubet, ve alttan alınan nem hastalıkta tetikleyici olarak görülür.
BAL ARISI ZARARLILARI VE HASTALIKLARI TEŞHİS TEDAVİ YÖNTEMLERİ KİTABINDAN.(Dr. Ertaç TUTKUN / Prof. Dr. Ayşe BOŞGELMEZ)
Hastalığın resimleri;
7 Ocak 2010 Perşembe
Sahip Olduğum Arıcılık Kitapları ve Kitapların Kapak Resimleri:
Arıcılık - Cemallettin ŞENOCAK
Arıcılık - Raşit SÖNMEZ
Yeni Teknik Arıcılık - Nizamettin KAYRAL
Pratik Arıcılık - Dr. Fuat Ali ÖRSAN
Modern Arıcılık - Kemalettin ŞENOCAK
Denenmiş Teknik Arıcılık - M. Niyazi AYTAÇ
Bal Arılarının Beslenmesi - Enver ÖDER
Arı Hastalıları ve Zararlıları - Uzm. Veteriner Hekim Hasan ZEYBEK
Teknik Arıcılıkla İlgili Genel Bilgiler - İlhan ERGÜN / Hacer ERGÜN
Bal Arısı Zararlıları ve Hastalıkları Teşhis Ve Tedavi Yöntemleri - Dr. Ertaç TUTKUN / Prof.Dr. Ayşe BOŞGELMEZ
Arıcılık Ders Notları - Doç. Dr. Muhsin DOĞAROĞLU
Arıcılık Ders Kitabı - Ziraat Yük. Mühendisi Dr. Fuat BALCI
Yayçep Arıcılık - Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Yayçep Arıcılık - Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Kitap Kapakları;
Adı Forum; Sorunları ....
Artık gülüp geçiyorum.Neden mi? Foruma eklediğim toplam beş resim söylenenlere göre forumun maliyetlerini artırıp foruma girmeyi güçleştiriyormuş.) Sayın iletişimci arkadaşlar ; adı geçen foruma baksa da fikirlerini beyan etse bari.Hem aynı zamanda konuşma- yazışma adabınada bakmış olurlar.Bazılarının tavsiyeleri vardı bu konuda, onlar kendilerini iyi biliyor.
Forum kurallarına uyalım bunda sorun yok.Sorun ayrımcılık uygulanması! Kendileri bunu çok iyi bildiği için açtığım konuyu ya kaldırıyorlar ya da sulandırıyorlar..(çöplük ve horoz işi burda devreye giriyor anlamayanlar için).Kurallar varsa bu herkes içindir.İstediğin kişiye uygulamak için değil.
Adı geçen forumun kayıt sırasında ; size kabul etmeniz için gösterdiği yazı;
Burda yazılan kuralların dışına çıkmama rağmen. Yinede ayrımcılağa maruz kalıyorum..
Ayrıca bu kuralların içinde resim eklemek yasaktır diye bir kural da yok..
Forum kurallarına uyalım bunda sorun yok.Sorun ayrımcılık uygulanması! Kendileri bunu çok iyi bildiği için açtığım konuyu ya kaldırıyorlar ya da sulandırıyorlar..(çöplük ve horoz işi burda devreye giriyor anlamayanlar için).Kurallar varsa bu herkes içindir.İstediğin kişiye uygulamak için değil.
Adı geçen forumun kayıt sırasında ; size kabul etmeniz için gösterdiği yazı;
- forumunun amacı teknik arıcılık bilgisini paylaşmaktır.
- Forumda din, dil, ırk ayrımına dayalı ve politik görüşler içeren tartışmalar yapmak, yasalara aykırı görüşler, müstehcen içerikler yayınlamak, kişilere ve kurumlara yönelik aşağılayıcı, rencide edici, mesajlar göndermek yasaktır.
- Foruma üye olanlar bu şartları kabul etmiş sayılır.
Burda yazılan kuralların dışına çıkmama rağmen. Yinede ayrımcılağa maruz kalıyorum..
Ayrıca bu kuralların içinde resim eklemek yasaktır diye bir kural da yok..
6 Ocak 2010 Çarşamba
Yavru Arı Hastalıkları : TAŞ ÇÜRÜKLÜĞÜ
TAŞ ÇÜRÜKLÜĞÜ
(stonebrood)
Taş hastalığı ilk olarak Almanya da 1906 yılında görülmüştür.Avrupa’nın diğer ülkelerinde,Kuzey Amerika ve Venezuella’da görüldüğü bildirilmiştir.
Taş çürüklüğü, Aspergillus takımıa bağlı olan bir mantar (fungus) tarafından oluşturulur.
Etken , Aspergillus flavus – Aspergillus spergillus – Aspergillus fumigatus.
Aspergillus flavus ve A.fumigatus her ikisi de larvaları ve hatta ergin bal arılarını enfekte eder ve öldürür.Toprakta ve bitkilerde yaygındır. Diğer insectaları da enfekte eder ve öldürürler. Bazen , özellikle insan ve kuşlarda olmak üzere solunum yolu hastalıklarına neden olurlar.Bulaşma bağırsak yolu ile olur.İç dokularda gelişen miseller mikotoxin sqalgılar.Bu çok öldürücü bir toxindir.Oluşturdukları mikotoxin , Aflatoxin olarak isimlendiren ve Aflatoxin B1 , B2 , G1 , G2 , M1 , M2 gibi çeşitleri olan hepatotoxin bir maddedir.Bu toxin hücrelerde çekirdek asidinin (DNA) görev yapmasını engelleyerek RNA’nin sentezini önler.Böylece prıtein ve enzimlerin sentezi azalmaktadır. Bu nedenle Aflatoxin oldukça toxik ve kanserojen etkili bir mikotoksindir.Aflatoxin insan ve hayvan sağlığı yönünden çok önemlidir.
Peteklerde formların görünüşü A.flavus’un olgun şekli sarı-yeşil , A.fumigatus gri-yeşil görümdedir. Her ikiside mikroskopta birbirine benzer şekildedir.Larvalardaki taş çürüklüğünün , enfeksiyonun erken safhasında , identifikasyonu oldukça güçtür.Enfekte larvalar her yaşta ölebilirse de en çok yeni mühürlenmiş safhadakiler ölürler.Sporlar, larvaların ve ergin arıların kütikulası üzerine gelişebilir.Miseller kutiküla altı tabakaları delerek açıkta gelişen Vegatatif flamentleri ile conidiophore’ları meydana getirirler.İç dokularda gelişen Miseller vücudun arka kısmındaki kutikül tabakasını parçalayarak , kutikül tabakası üzerinde gelişmesi yoğun bir şekilde sürdürür.Dışarı çıktıktan sonra 2-3 gün içerisinde yalancı deri adı verilen bir tabaka oluştururlar.Ölümden sonra, etkilenen larvanın karın kısmı sertleşir ve ezilmesi oldukça zordur.Bu nedenle taş çürüklüğü adı verilmiştir.
Ergin arılarda da ilk semptom, arıların dermansız ve rahatsız görünüşüdür.Sonuçta, arılar uçamaz veya doğrulamazlar.Ergin arıların abdomenleri mumyalaşabilir.
Larvalar ve ergin arılar bu hastalıkla enfekte olduğunda, üzerinde yeşil, tozumsu bir madde bulunur.Ölü larva ve pupalar kurudktan sonra,mumya adını alır.İşçi arılar bu mumyaları kovan dışına uzaklaştıramazlar.
Tedavi için etkili bir ilaç bilinmemektedir.Enfekte peteklerin imhası tavsiye edilmektedir.Hastalıklı kovanlardan elde edilen balın insanlar tarafından tüketilmesi sakıncalıdır.Aspergillus flavus,insanlarda birçok hastalığın şekillenmesine sebep olmaktadır.
Küreç hastalığındaki tedavi ve korunma yöntemleri bu hastalıkta da uygulanabilir.
Forum Sorunları ::.
Forum, elektronik ortamda yaratılmış bir tartışma platformu ve paylaşım sistemidir. Forumların atası ziyaretçi defterleridir. Daha sonra mesaj panoları ortaya çıkmış ve en son olarak günümüzdeki Forum halini almıştır. Forum alanına girildikten sonra ilgili kategori seçilir ve bu kategori bağlı olarak;
Popüleritelerinin azalacağından korkuyorlar sanırım..:)
Silinen Konu Başlıklarım:
forum yetkilisine cevaben;
- Yeni bir konu başlığı yaratılır. Yaratılan konu başlığına diğer kullanıcılar yorumlarını (cevaplarını) yazarak fikirlerini beyan ederler.
- Hali hazırda bulunan bir konu başlığı veya tartışma konusu üzerinde fikirlerinizi sunabilir. Yada o konu hakkındaki düşüncelerinizi sunabilirsiniz.
Yani kısaca forum da bilgi alışverişi yapabilirir konu hakkında düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.Ama tabi bu forumun suyunun yönüne akdığınız zaman böyle.Değilse görüşlerinizi belirtemiyor paylaşımlar yapamıyorsunuz.
Bunun nedenide forum yetkililerinden kaynaklanıyor.Forum paylaşımını düşünce paylaşımı ,bilgi alışverişi yerine kendi çöplüğü gibi görüp;burda ötecek bir horoz varsa oda forum yetkilileridir anlayışı.
Foruma yazı yazıyorum yok niye yazdın,bu ne biçim üslüp sen nerelisin,der gibi konuşmalar geçiyor.
Resim paylaşıyorum ;yok bunu herkes bulur niye ekledin bize ne faydası var deniliyor..
Tamam anlıyorum ; peki ozaman forum ne için var.Kendin çal kendin oyna hesabı..Gülermisin ağlarmısın hesabı..
Birde şunu anladım gerçek arıcıların dediğim forumda yeri yok..Çünkü sanal arıcılar dünyasının şovmenleri ; gerçek arıcıları bu dünyada istemiyorlar.
Silinen Konu Başlıklarım:
- Ana arı üretiminde kullanıcak larva; resimli:
- Ana arı İşaretleme ; resimli:
- Arı İğnesi ; Mikroskobik görünüm.:
- Mum sıkma aparatı ; resimli :
- Forum yetkililerinin dikkatine:)
- Son silinen yazımda budur;
forum yetkilisine cevaben;
Size de benden bir tavsiye ; her suyun akış yönünü siz belirleyemezsiniz ben akacağım yeri kendim seçerim ; ve buna kimsenin müdahale etmesine izin vermem.
Mesele paylaştığım şeyler değil yani ; suyumun yönünün size doğru akmaması.! Ama sanmayın ki bir gün akıcak ! Hayal kırıklığına uğrarsınız çünkü.
Birde siz benim üslubumdan çok ilk önce kendi üslubunuzu gözden geçirmelisiniz.Çünkü yazdığınız yazılara bakıyorum ; her konuyu en iyi ben bilirim havası var.
Her neyse forum sizin, kuralları da siz koyduğunuza göre bize forum kurallarına uymak düşer.RESİM PAYLAŞMA ARKADAŞ DENİLİYORSA PAYLAŞMAYIZ BİTTİ.
5 Ocak 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)